Home » Kanatlı hayvan Türleri » Kuş Gribi ve Evcil Güvercinler

Kuş Gribi ve Evcil Güvercinler

Konuyu Oluşturan Konu Kanatlı hayvan Türleri [116 Tıklama ]

Aslında oldukça eski dönemlerden bu yana tanımlanmış bir hastalık olan kuş gribi, yeni biçimler alarak geçtiğimiz aylarda ülkemizde de görüldü. Hayvanlardan insana geçebilme özelliği de bulunan kuş gribi, başta insan sağlığı olmak üzere, özellikle kanatlı kümes hayvanlarımızı ve yaban kuşlarımızı da ciddi bir tehdit altına almıştır. Hastalığın ülke ekonomisine verdiği zarar ise tartışılmaz boyuttadır. Hastalığın hızlı bir şekilde yayılmasına bağlı olarak ülke çapında çeşitli önlemler alınmaya başlanmıştır. Bu önlemlerin başında hastalığın görüldüğü bölgelerin karantina altına alınması ve bölge içinde bulunan kanatlı hayvanların toplanarak öldürülmesi gelmektedir. Bu bakımdan kuş gribi, güvercin yetiştiriciliğimiz açısından da ciddi bir risk oluşturmaktadır. Çünkü hastalık her geçen gün yayılmakta ve bir çok ilimize sıçramaktadır. Şu ana kadar 24 ilimizde kuş gribi vakası saptanmış durumdadır. Korkumuz yakında tüm ülkenin bir karantina bölgesi haline gelmesidir.
BİR GÜVERCİN YETİŞTİRMEK…
Kuş gribi hakkında her gün medyada bir çok haber çıkmakta ve konu hakkında yetkili kurumlarca çeşitli araştırmalar yapılarak yayınlanmaktadır. Dikkat çekmek istediğimiz nokta kuş gribinin sadece insanlar, tavuklar ve hindiler için bir tehlike olmadığı, özellikle yaban kuşlarımız ve evcil güvercinlerimiz için de ciddi bir tehlike oluşturduğudur. Burada bilinen konuları tekrarlamaktan çok konuyu güvercin yetiştiriciliğimiz açısından ele almak istiyoruz. Güvercin yetiştiriciliği ülkemizde çok köklü bir geçmişe sahiptir. Orta Asya Türklerinden, Selçuklu ve Osmanlı saraylarından günümüze kadar özenle taşıdığımız güvercin ırklarımız bulunmaktadır. Bütün bu kültür mirasımızın bir anda yok olmasına seyirci kalmak elbette ki mümkün değildir. Güvercin yetiştiriciliği büyük özveriler gerektiren zahmetli bir uğraştır. Güvercinin her bir tüyünde yılların emeği ve göz nuru vardır. Bunu bütün yetiştiricilerimiz çok iyi bilir. Çoğu zaman basında çıkan ve değeri milyarları bulan güvercinlerle ilgili haberler boşuna değildir. Gerçekten de yetiştiricilerimiz açısından yılların emeği olan kuşları için, para ile ifade edilebilen bir değerden bahsetmek çoğu zaman imkansızdır.
EVCİL GÜVERCİNLER NE KADAR RİSK TAŞIYOR ?
Hastalığın yayılması bakımından açıkta beslenen kümes hayvanları potansiyel bir tehlike oluşturduklarından toplanarak öldürülmektedir. Ancak tavukçuluk sektörü ve kapalı alanlardaki entegre tesisler gerekli kontrolleri yaptıkları ve hastalık mikrobuna rastlanmadığı sürece ticari etkinliklerini sürdürebilmektedirler. Bu noktada, evcil güvercinlerimizin uçurulmadığı taktirde hastalık açısından taşıdığı risk, kapalı alanlarda kontrollü olarak yapılan tavukçuluktan farklı olmadığından, evcil güvercinlerimizin hastalığın yayılması açısından taşıdıkları tehlikenin fazla olmadığı bir gerçektir. Güvercinlerine ve insan sağlığına değer veren her yetiştiricimiz bugün kuş uçurmayı durdurmuş durumdadır. Zaten güvercin ırklarımızın uçuş için yetiştirilen kısmının yanı sıra önemli bir bölümü de form için, yani görünüş güzelliği için yetiştirilmekte ve hiç uçurulmamaktadır. Dolayısıyla, kapalı salmalarda yabani kuşlarla bağlantısı olmaksızın yetiştirilen güvercinlerin toplanıp öldürülmesinin hastalığın yayılması açısından mutlak bir önlem olmadığı kanısındayız. Bu şartlarda yetiştirilen evcil güvercinlerin toplanıp öldürülmesi yerine, salmanın hastalık taşıyıp taşımadığına bakılarak gerekli önlemlerin alınmasının daha yerinde olacağını düşünüyoruz.
KUŞ GRİBİ VİRÜSÜNÜ GÖÇMEN KUŞLAR MI TAŞIYOR ?
Kuş gribi mikrobunun asıl taşıyıcı kaynağı göçmen kuşlar olarak gösterilmekle birlikte bu konuda yapılan araştırmalar son derece yetersizdir. Yakın geçmişte yapılmış, birçok Avrupa ülkesini de kapsayan bir araştırmaya göre, 15 türe ait çok sayıda göçmen kuştan alınan kan örneklerinin incelenmesi sonrasında bu örneklerden sadece %20’sinde düşük patojenik kuş gribi virüsüne rastlanmıştır. Hastalığın hafif formu olarak bilinen bu biçimde, Avian influenza (LPAI) hafif solunum sistemi hastalığı olarak kendini gösterir. Hasta hayvanlarda tüy kabartma ve yumurta veriminde düşme haricinde başka bir belirti gözlenmez. Hastalığın bu biçimi bazen mutasyonla yüksek patojenik kuş gribi virüsüne (HPAI) dönüşebilir. Ancak, bu tür dönüşümlerin doğada değil, tavuk çiftlikleri gibi hızlı virüs kopyalanmalarının yaşandığı yerlerde oluştuğu bilinmektedir. Bu konuda dikkati çeken bir diğer nokta da, hastalığın ilk ortaya çıktığı Güneydoğu Asya’dan Rusya’ya göçmen kuşlar aracılığı ile yayıldığının kanıtlanamamış olmasıdır. Çünkü göçmen kuşların göç hareketi yaz aylarında kuzeye doğru olmasına karşın hastalık mikrobu göç hareketi yönü tersine gelişmiştir. Ayrıca hastalığın şiddetli patojenik formunu gösteren bir göçmen kuşun hayatta kalarak uzak mesafeleri kat edebileceği ve virüsü yayabileceği konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Nitekim, Dünya Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun yayınladığı bir rapora göre, hastalığın esas kaynağının kümes hayvancılığı olduğu belirtilmektedir.
GÜVERCİNLER VE KUŞ GRİBİ VİRÜSÜ
Kuş gribi virüsünün mutasyona uğramış bir biçimi olan H5N1 virüsü insana da bulaşarak hastalığa ve ölümlere neden olabilmektedir. Ancak, şimdiye kadar yapılan araştırmalarda insanların bu virüsü yabani kuşlardan kaptıklarına dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Bilinen tüm insan enfeksiyonlarının kümes hayvanlarıyla temas sonucu geliştiği belirtilmiştir. Güvercinlerin de bu anlamda hastalık mikrobunu insana taşıyıcı bir etken oluşturmadıkları düşünülmektedir. Yabancı basında yer alan bazı makalelerde, güvercinlerin diğer bütün kanatlı hayvanlar içinde bu mikroba karşı en dayanıklı tür oldukları yolunda açıklamalar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Almanya’dan veteriner hekim, Erhardt Kaleta ise, PMV1 (yalancı veba) mikrobundan kaynaklanan bazı güvercin ölümlerinin Avian influenza (tavuk vebası) ile karıştırıldığını belirtmekte ve güvercinlerin bu mikroba karşı dirençli olduğunu söyledikten sonra, “güvercinler Avian influenza virüslerinin kaynağı ya da taşıyıcısı değillerdir” demektedir. Ülkemizde Manisa Turgutlu’da görülen evcil güvercin ölümlerinin kuş gribi sonucu olmadığı, kuşçuların “sallabaş” adını verdikleri PMV1’den kaynaklandığı ortaya çıkmış ve alınan kan örneklerinde kuş gribi mikrobuna rastlanmamıştır. Yine aynı şekilde İstanbul Çatalca’daki yabani güvercin ölümlerinin de kuş gribinden kaynaklanmadığı Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü’nün raporu sonucu belirlenmiştir. Hastalığın bugüne kadar ki gelişimi içinde sadece Erzincan ve Bitlis illerimizde ölü olarak bulunan iki yabani güvercinde yapılan incelemenin pozitif çıktığı bilinmektedir. Bunun dışında güvercin ve özellikle de evcil güvercinlerin hastalık taşıdığı konusunda hiçbir bulgu yoktur. Bu açıklamalar, özellikle evcil güvercinlerin kuş gribi açısından önemli bir risk oluşturmadıklarını göstermektedir. Panik duygusu içinde davranmak ve işin kolayına kaçarak bütün kanatlıları yok etmeye çalışmak geri dönülmez bir hata olacaktır. Konunun uzmanlarca incelenmesi ve evcil güvercinler konusuna açıklık getirilerek, önlemler alınması konuya gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir.
GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLERİNİN ALMASI GEREKEN ACİL ÖNLEMLER
Bugün güvercin yetiştiricileri olarak salgın son bulana kadar almamız gereken başlıca önlemleri şu şekilde sıralayabiliriz. Bu önlemler çok sevdiğimiz güvercinlerimizin sağlığı için olduğu kadar, başta kendi sağlığımız olmak üzere tüm toplumun sağlığı için bir gereklidir.
1) Güvercin uçurmaya son verilmesi.
2) Güvercinlerimizin, kumru, yabani güvercin ve serçe gibi yabani kuşlarla olan bağlantısının tamamen kesilmesi.
3) Gösteri amaçlı yapılan organizasyonlar, festivaller gibi etkinliklerin iptal edilmesi.
4) Posta güvercini yarışlarının iptal edilmesi.
5) Kuş alım satımının durdurulması.
6) Kuş pazarlarının kapatılması.
7) Kuş ihalesi ve dernek içinde yapılan satışların sona erdirilmesi.
8) Güvercin satışı yapan dükkanların güvercin alış ve satışlarını durdurmaları.
9) Güvercinlerle ilgili web sitelerinde alım satım ilanlarının durdurulması.
10) Salma içinde hijyen kurallarına azami dikkat edilmesi.
11) Olası diğer hastalıklara karşı aşılama ve tedavilerin düzenli uygulanması.
12) Güvercinlerimizi künyelemek ve künyeli kuşlarımızın veteriner kontrollerini düzenli yaptırarak mümkünse hastalık taşımadıklarının belgelenmesi.
13) Kuşlarımızda hastalık nedeni ile bir ölüm meydana geldiğinde, başka bir hastalıktan olduğunu düşünsek bile mutlaka yetkili makamlara durumun bildirilmesi.
14) Tüm yetiştiricilerimizin yukarıdaki kurallara uymasını sağlamak amacıyla yetiştiricilerimiz arasında bir otodenetim sisteminin geliştirilmesi.
GÜVERCİNLERİ SAKLAMAK…!
Kuş gribi hastalığının toplumun üzerine bir kabus gibi çökmesini takiben halkın konu hakkındaki bilgisizliğinin de etkisiyle istenmeyen bir panik dalgası gittikçe yükselmeye başladı. Bu panik havası, zaten güvercin yetiştirdiği için zaman zaman komşularıyla sorunlar yaşayan yetiştiricilerimize karşı bir fırsat gibi değerlendirilip güvercin yetiştiricileri belediyeye ihbar edilmeye başlandı. Bu gerçekten üzücü bir durumdur. Hatta bazı yetiştiricilerimiz hala güvercin bakmaya devam ettiği için aile içinden bile tepkiler aldıklarını belirtiyorlar. Birçok yetiştiricimiz kuşlarının gelip alınması korkusu ile ne yapacağını şaşırmış durumdalar. Güvercin yetiştiricilerimiz üzerindeki bu baskının, pratikte güvercinlerin saklanması gibi bir sonuca yol açacağı düşünülmektedir. Birçok yetiştiricimiz yılların emeği olan güvercinlerinin göz göre göre toplanıp öldürülmesindense, kuşlarını belli bir yere gizleyip salgın sona erene kadar çıkartmamak eğilimindedir. Bu durumun gerçekte çok daha riskli bir ortamın oluşmasına yol açacağı kesindir. Gizli yetiştiriciliği teşvik etmek yerine düzenli denetlenen ve kontrol altında tutularak yetiştiriciliğin sürdürülmesi çok daha doğru olacaktır. İlgili kurumlar belki bütün güvercin yetiştiricilerini denetleyebilmekte yetersiz kalacaklarını düşünüyor olabilirler. Ancak bu yetersizliğin faturasının güvercin yetiştiricilerine ödetilmesi hiç de mantıklı değildir. Toplayıp öldürmek en kolay yoldur. Güvercin yetiştiricileri olarak beklentimiz gereksiz panik yaratılarak işin kolayına kaçılmamasıdır.
EVCİL GÜVERCİNLER KANATLILARLA AYNI KEFEYE KOYULMAMALI…!
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın “kanatlı hayvan” tanımı kapsamına, “Aves sınıfına (kuşlar) dahil olan evcil ve evcil olmayan bütün kanatlı hayvanları” dahil ettiği bilinmektedir. Bu tanımlama çerçevesinde, evcil güvercinler ve kafes kuşları da kanatlı hayvan sayıldıklarından, karantina bölgelerinde toplanıp öldürülecekler arasına girmiş olmaktadırlar. Tanım kapsamının bu kadar geniş tutulmasının pratikte yanlış uygulamaların gündeme gelmesini doğuracağı kesindir. Bu tanımlamadan evde yetiştirilen evcil güvercinlerin ve kafes kuşlarının çıkartılması yerinde olur. Ayrıca ev içinde beslenen papağan, muhabbet kuşu ve kanarya gibi kafes kuşlarının, kuş gribi açısından taşıyıcı olma olasılıkları bulunmamaktadır. Buradan anladığımız, bakanlığın bu tanımlamayı getirirken fazla ayrıntıyı hesaba katmadan davrandığı şeklindedir. Bu konudaki örnekler çoğaltılabilir. 8 Ocak 2006 tarihli Radikal Gazetesi’nin baş sayfasında “Güvercin Alarmı” başlıklı bir yazı yer almıştır. Bu yazı içinde, Veteriner Hekimler Odası Başkanı Tahsin Yeşildere’nin şu sözlerine rastlamaktayız: “Güvercin meraklıları veya kafeslerinde kanarya vb. besleyenler hayvanlarını salıvermesin.” Evcil güvercinlerin uçurulan ve uçurulmadan bakılan farklı ırkları bulunmaktadır. Ancak kafes kuşlarının hiç biri uçurulmaz. Kafes kuşunu uçurursanız bir daha geri gelmez. Zaten kafeste beslenmesinin nedeni budur. Bütün kuş yetiştiricilerinin bildiği bu gerçeği Tahsin Yeşildere’nin bilmemesi ilginçtir. Bizler, konunun ayrıntıları hesaba katılmaksızın yapılmış bu tür açıklamaların “kaş yapayım derken göz çıkartmak” ile sonuçlanacağını düşünüyoruz. Ülkemizde şu ana kadar gördüğümüz uygulama evcil güvercinlerimizin ve kafes kuşlarımızın hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın diğer kanatlılarla aynı kefeye koyulması şeklindedir. Bu yaklaşımın en somut örneği, toplanan kanatlı hayvanlar için sahiplerine ödenen bedellerde kendini göstermektedir. Örneğin Manyas’da üreticilere ödenen “itlaf bedelleri” hindi için 30 YTL, kaz için 20 YTL, güvercin için 5 YTL olarak kararlaştırılmıştır. Sadece bu fiyatlama bile yetkililerin güvercin yetiştiriciliği hakkında hiçbir bilgisi olmadığının en güzel göstergesidir. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi güvercin yetiştiricileri için güvercinlerinin paha biçilmez bir değeri bulunmaktadır. Güvercin yetiştiriciliği diğer kanatlı yetiştiriciliğinden tamamen farklı bir uğraştır. Bu ayrımın dikkate alınmasının gerekli olduğunu ve bu konularda bir çözüm üretilmek isteniyorsa güvercin yetiştiricilerinin de dinlenmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz.

güvercinlerde sallabaş delibaş hastalığı – guvercinlerde-sallabas-delibas-hastaligi

Kuş Gribi ve Evcil Güvercinler konusu ile ilgili diğer görselleride burada bulabilirsiniz.

ÇULLUK

İlaçla Tedavide Uzak Durulması...

Bilinçsiz İlaç Kullanımı Üzerine

Lütfen Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir