Home » Arı Yetiştiriciliği » İşçi Arılar

İşçi Arılar

Konuyu Oluşturan Konu Arı Yetiştiriciliği [121 Tıklama ]

İşçi arılar

Arı ailesinin en büyük topluluğunu teşkil eden işçi arılar döllenmiş yumurtalardan çıkarlar ve diploid kısır dişilerdir. Vücut uzunlukları 14-15 mm’dir (Şekil 3). Kanatları karınlarını örtecek kadar uzundur. Koloninin devamını sağlayan her türlü içgüdüsel ve yapısal yeteneklere sahiptir. Kendi aralarında iş bölümü yapmak suretiyle çeşitli işleri düzen içinde yürütürler. Bazı organları ana arı ve erkek arıdan farklı yaratılmıştır. Arka bacaklarında çiçek tozlarını yükleyip kovana taşımalarını sağlayan etrafı kıllarla çevrili polen sepeti bulunur. Arka bacaklarda fırça ve tarak tabir edilen kısımları vardır. Kovandaki sayılar 20-30 bin civarındadır, bu sayı 15-80 bin arasında değişebilir. İğnesi tırtıklıdır, soktuğu yerden geri çıkaramaz, iğne iç organlarla birlikte girdiği yerde kalır, bu da ölümüne sebep olur. Gelişmemiş yumurtalıklara sahiptir. Kovanda herhangi bir nedenle ana arı bulunmadığı ve ana arı üretiminde kullanılabilecek yumurta olmadığında bazı işçi arılar ana arı görevini üstlenerek yumurtlamaya başlar. Dölsüz olan bu yumurtalardan sadece erkek arılar çıkar, bu da kovanın kısa zamanda ölümüne neden olur. Buna benzer işçi arılara yalancı ana, kovanlara ise erkeklemiş kovan denir.

İşçi arı oluşacak larvalar yumurtadan çıktıktan sonra ilk üç gün arı sütü ile beslenir, 8. güne kadar bal ve polen karışımıyla beslenmesine devam edilir. 8. günde gözler kapatılır 21. günde işçi arılar çıkar. Gözlerden çıkan işçi arılar ilk gün kendilerini temizler, yavru peteklerinin üzerinde durarak yavrulu peteklerin ısınmasını sağlarlar. 2-3 günlükken yaşlı işçi arılar tarafından beslenirler, çevreye alışırlar ve ana arının yumurtlayacağı gözleri temizleyerek cilalarlar. 4-6 günlük olunca polen ve bal karışımıyla yaşlı larvaları beslerler. Bu sırada almış oldukları polen sayesinde, arı sütü salgılayacak olan yutak bezleri gelişir. 10-13 günlük oluncaya kadar genç kurtçukları ve ana arı larvalarını arı sütüyle beslerler. Genç arılar her bir larva gözünü, kapatılıncaya kadar yaklaşık 10.000 defa ziyaret ederler. 12-18. günlerde kovan temizliği, havalandırma, mum üretimi ve petek yapımı, 18-20. günlerde kovanı dış tehlikelerden korumak amacıyla bekçilik görevlerini üstlenirler. 20 gün boyunca kovan içi görevlerini tamamlayan genç arılar 21 günlük olduklarında nektar, polen, propolis ve su toplama işleri gibi kovan dışı görevlere başlarlar. Hayatlarının son iki haftasını da bu işlerle geçirirler. Mart ayında gözlerden çıkan işçi arılar 35 gün, Haziranda çıkanlar 28 gün, Eylül ve Ekim aylarında çıkanlar da 304 gün yaşayabilirler. Uzun ömürlü olmalarının nedeni kış mevsimi boyunca dışarıda çalışmamaları ve kovan içinde fazla hareket etmemeleridir.

İşçi arılar görevlerine göre evci ve tarlacı arılar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Tarlacı arılar da keşfedici ve toplayıcı olarak sınıflandırılırlar. Arılar saatte 20-25 km hızla uçarlar. Ancak bu hız rüzgara bağlıdır ve 40 km’ye kadar çıkabilir. Besin kaynağının rüzgarsız ve sakin bir yerde olmasını tercih ederler. Günde ortalama 10-15 sefer yaparlar sefer sayısı 4-110 arasında değişebilir. Kovanlarından 15 km kadar uzağa gidebilirler. Hava sıcaklığı 8 °C’nin altına düştüğünde çalışmazlar, en uygun hava sıcaklığı 16-32 °C’ler arasıdır. Sıcaklık 34 °C’nin üstüne çıktığında çoğunlukla su taşırlar.

Kovan içindeki sosyal düzenin bozulmaması ve ailenin gücünü kaybetmemesi amacıyla yaşlı arılar ile sakat ve işe yaramaz genç arılar kovan dışına atılır. Bu durum ana arı için de geçerlidir. Kovan içindeki böcek ve zararlılar da dışarı atılır, dışarı atılamayacak kadar büyükse bozulup kokmaması ve hastalıklara neden olmaması için propolisle sıvanır ve mumyalanır.

7.2.a. Mum ve petek yapımı

Mum yapımını gerçekleştiren işçi arılar 12-18 günlük yaştadır. Balmumu üretimi için kovan sıcaklığının 35 °C veya fazlası olması gerekir. Balmumu üretecek arılar karınlarını bal ile doldururlar, birbirlerine tutunup salkım oluştururlar. Karın halkalarından pulcuklar halinde çıkan balmumunu diğer işçi arılar ağızlarına alıp yumuşatırlar, gerekli şekli vererek çerçeveye takılan temel petek üzerine petek gözlerini inşa ederler. Peteklerin kalınlıkları 25 mm’dir. Bir peteğin yüzeyindeki gözler 25 mm’de 5 adet ise işçi arı gözü, daha az ise erkek arı gözü olarak imal edilmiştir. Alan olarak 1 dm²’de 857 göz varsa işçi arı gözü 520 göz varsa erkek arı gözüdür. Erkek arı gözleri peteğin yan ve alt taraflarında bulunur. Petek gözleri altıgen şeklindedir. Peteklere depolanan balın dökülmemesi, larvaların gözlerden düşmemesi ve larvaları beslemek için verilen arı sütü vb sıvıların dökülmemesi için gözler yukarı doğru 9-14x meyilli olarak inşa edilmişlerdir.

7.2.b. Bekçilik görevi

Kovanı dış tehlikelerden korumak ve zaman zaman havalandırmayı sağlamak amacıyla 18-20 günlük arılar kovan uçma deliğinin iç kısmında bekçilik yaparlar. Herhangi bir tehlikeye karşı hazırlıklıdırlar. Kovana dışarıdan gelen arının kokusunu kontrol ederler, gelen arının kokusu kendi kovanlarının veya ana arının kokusuna benziyorsa veya gelen arı nektar, polen veya su gibi yükle gelmişse kovana girmesine müsaade ederler. Kokusu yabancı olan arıyı bal veya polenle yüklü olması durumunda kabul edebilirler. Kovan uçma deliğine yaklaşan yabancı canlıları fark ettiklerinde saldırırlar, gerekirse sokarlar. Kovanlarına yapılacak ani sert hareketleri ve saldırıları diğerlerine hemen iletirler. Sokan ve iğnesini kaybeden arıdan izopentil asetat yapısında bir madde yayılır. Bu maddeye “alarm feromonu” adı verilir. Bu kokuyu hisseden diğer arılar yakınlarında saldırılması gereken bir tehlikenin var olduğunu anlarlar ve kokunun kaynağına doğru saldırıya geçerler. Arılar bazı kokuları hiç sevmezler. Sevmedikleri kokuların alarm feromonu kokusuna benzer olduğu tahmin edilmektedir. Tecrübeli arıcılar, arıların bazı insanların kokularını hiç sevmediklerini, bu insanların arılara yaklaşmaları halinde ölümle sonuçlanabilecek saldırılara uğradıklarını -hatta ağız ve burun deliklerinin arılar tarafından tıkanacak şiddette saldırıların olabildiğini- anlatırlar. Bekçilik görevi, zayıf kovanlarda gerektiği gibi yapılamadığı için yağmacılık olayları görülür. Sarıca arı ve Eşek arısı gibi yabani arıların saldırılarından kendilerini koruyamazlar, mum güvesini engelleyemezler. Dolayısıyla kovanlar daha da zayıflayarak ölürler.

Kovanın havalandırılması gerektiğinde uçma deliğinin biraz dışına çıkan bekçi arılar başları kovana dönük, karınları yukarı dikilmiş halde dururlar, kanatlarını süratli bir şekilde devamlı çırparak havalandırmayı sağlarlar.

7.2.c. Su taşınması

Su, larvalara yedirilecek besinlerin ıslatılması, sıcak havalarda kovan ısısının ayarlanması ve kendi ihtiyaçları için taşınır. Genellikle su nektarın bol olmadığı zamanlarda, nemli topraktan, dere, çay, pınar gibi kaynaklardan, göl, havuz ve arılığa yerleştirilmiş suluklardan alır. Arı su getirdiğini anlatmak için dansını yapar ve diğer arıları haberdar eder. Kötü hava şartlarında kullanmak için su depolarlar. Bir arı su için günde 50-100 arasında sefer yapar.

7.2.ç. Propolis taşınması

Arılar uçma deliğini küçültmek, diğer delik ve çatlakları kapatmak, çerçeveleri oynamaması için yapıştırmak, örtü tahtalarının aralarını doldurmak, örtü tahtalarındaki havalandırma deliğini kapatmak ve kovandan dışarı atılamayan yabancı ve zararlı maddeleri mumyalamak amacıyla propolis kullanırlar. Reçineli bir madde olan propolise “eğin mumu” da denilir. Tıpta antiseptik olarak, dericilikte ve tahta işlerinde parlatıcı olarak kullanılır. Keman yapımında da kullanılmaktadır.

Propolis, bitkilerin filiz ve tomurcuklarında oluşur. Sıcakta yumuşar, soğukta katılaşır, erime noktası balmumunun altındadır. Sarı, gri, kahverengi ve kırmızı renkte olabilir. Sıcak havalarda eriyerek yapışkan bir hal alır, kovana, çerçevelere, aletlere ve arıcının eline bulaşır, çalışmayı güçleştirir. Temizlemek için alkol ve kolonya kullanılabilir. Alkolde kısmen, eter ve kloroformda tamamen erir. Kovan ve çerçeveler temizlenirken balmumuna karıştırılmamasına dikkat edilmelidir. Kışa hazırlık amacıyla özellikle sonbaharda toplanır. Arılar propolisi taşımak için polen sepetlerini kullanırlar. Yapışkan bir madde olması nedeniyle toplanması ve boşaltılması oldukça zordur. Propolis toplayan arı yükünü evci arıya yaklaşık 30 dakikada aktarabilir. Genellikle 10-14 saatleri arasında toplanır. Havaların sıcaklığına bağlı olarak daha erken veya daha geç saatlerde de toplanabilir. Arı propolisi depo etmez, ihtiyaç duyuldukça toplanır.

7.2.d. Polen toplanması

Polen çiçek tozudur. Arıların ekmeğidir, kendisi yer yavrularına yedirir, fazlasını da depolar. Arı çiçekten üst çenesiyle kopardığı polenleri alt çenesiyle diline alır, biraz ıslatır, orta bacakları yardımıyla arka bacaklarındaki polen sepetine yerleştirir. Vücuduna ve diğer bacaklarına bulaşan çiçek tozlarını bacaklarını birbirine sürterek fırça ve tarakları yardımıyla polen sepetine yükler. Çiçeklerin yoğun olduğu ilkbaharda arıların çiçek tozlarına bulanmış halde kovana geldiklerini görmek mümkündür. Polenle yüklü arılar kovana geldiklerinde ya boş bir göze ya da daha önceden polen konulmuş bir göze yüklerini boşaltırlar ve diğer arılara kaynağın yeri ve uzaklığını bildirmek amacıyla danslarını yaparlar. Evci arılar gözlere konulan polenleri alınlarıyla bastırarak hava almayacak şekilde yerleştirirler. Kış için saklanacak polenlerin yüzeyi ince ve parlak bir yüzeyle kapatılır veya balla doldurulur. Bal arısı bir seferde 15 mg polen getirebilir. Kuvvetli bir kovanda 20-30 kg polen toplanabilir.

7.2.e. Nektar toplanması ve bal yapılması

Bitkilerin çiçeklerinin dip tarafında bulunan bezler tarafından salgılanan tatlı sıvıya nektar veya bal özü adı verilir. Bitkilerin diğer kısımlarından elde edilen bitki suları nektar kadar güzel değildir. Balın kalitesi toplandığı çiçeğe yani nektara bağlıdır. Nektar bala hem rengini hem de kokusunu verir. Arılar şeker oranı % 20 veya daha fazla olan nektarları tercih ederler, % 10’un altında şeker içeren nektarları almazlar. Arının dili nektarın şeker oranını çok iyi tayin eder, % 1 ve % 2 oranında şeker içeren sıvıları birbirinden ayırabilirler. Bu hassaslık arıların çalışmasını kolaylaştırır, verimini arttırır. Şeker oranı yüksek nektarın bulunması kısa zamanda daha fazla balın üretilmesini sağlar. Arının dili ekşi, tuzlu ve acı maddeleri birbirinden ayırabilir. Elma, erik gibi ağaçlar arıların kolaylıkla nektar alabileceği ağaçlardandır. 260 gram nektardan 100 gram bal üretilir. Bir arı bir seferde 30 mg nektar taşır, bu miktar bazı arılarda 50-70 mg’a kadar çıkabilir. Kuvvetli bir kovandan 60-70 kg bal elde edilebilir. Bir arının ağırlığının 80 mg olduğu düşünülürse nektar taşımak için harcadığı kuvvetin büyüklüğü anlaşılabilir.

Kovana nektar getiren arı yükünü evci arıya aktarır ve kaynağın yeri ve uzaklığını bildirmek amacıyla dansını yapar. Nektarı alan evci arılar bunu ağızlarında yoğurur, bir miktar suyunu uçurur, bala çevirir ve bal gözlerine doldururlar. Petek gözünün önce 1/4 kadar balla doldurulur. Bu sırada kovanı havalandırılarak balın suyunun uçması sağlanır. Bu işlem nektardaki şeker oranı % 20-30 arasındaysa 3 gün, % 30’dan fazlaysa 2 gün sürer. Petek gözünün % 60 şeker oranına sahip balla doldurulabilmesi için 2.5 gün gereklidir. Gözün tamamının balla doldurulması ise 5 günü alır. Olgunlaşmış balla dolu gözler arılar tarafından sırlanarak kapatılır. Sırlanmamış ve olgunlaşmamış ballar petek ele alındığında veya çevrildiğinde damlalar halinde dökülür. Özellikle dışarıda nektarın bol olduğu dönemlerde, arıcılar kovanları kontrol ederken dikkatli olmalıdırlar. Balın çok üretildiğini ve kısa zamanda kovandan alınması gerektiğini düşünerek henüz olgunlaşmasını tamamlamamış balları da hasat edebilirler. Suyu uçmamış yani olgunlaşmamış balın muhafazası ve pazarlanması oldukça güçtür.

7.2.f. Oğul verme

Bir kovanda bir ana arı bulunur. Kovanın ana arısı bölgelere göre değişen zamanlarda, 20-25 günlük süre içinde ve genellikle öğle saatlerinde kovanı terk ederek yeni bir yuva yani yeni bir arı ailesi oluşturmaya çalışır, buna oğul verme adı verilir. Oğul verme zamanları ilkbahar başlangıcıdır, örneğin Aydın ilindeki oğul mevsimi 25 Nisan ile 15 veya 20 Mayıs arasıdır. Bu tarihlerden önce ve sonra çıkan oğullar genellikle zayıftır, bal mevsiminde yeterli kuvvete ulaşamazlar ve ekonomik değildirler. Bu mevsimden önce, oğul verecek kovandaki işçi arılar yüksükler oluşturarak yeni ana arılar üretmeye başlar ve eski ananın bu yüksükleri bozarak yeni çıkacak ana arıları öldürmesini engellerler. Yüksüklerden çıkacak yeni ana arılar, çıkmadan 2-3 gün önce “vang vang” veya “guvak guvak” benzeri sesler çıkarmaya yani ötmeye başlarlar. Bu sesleri duyan eski ana kovanı terk etmek için çıkış hazırlıkları yapar, yeni çıkacak ana arılarla kaval veya ıslık benzeri sesler çıkararak anlaşır ve taraftarlarıyla en kısa zamanda kovanı terk ederek yeni bir arı ailesi oluşturur. Bu nedenle kovandan çıkan ilk oğulda (baş oğul) genellikle bir ana arı bulunur ve bu ana arı kovanın eski anasıdır. Baş oğullar en makbul oğullardır. Daha sonra çıkan genç -bakire- ana arılar “ti-ti-ti” şeklinde ses çıkarırlar, ilk oğul çıktıktan yaklaşık 5 gün sonra ardı ardına çiftleşme uçuşuna çıkarlar, bu sırada ana arıya yol gösterici olarak katılan işçi arılar da çıktığı için oğul çıkışına benzer bir görüntü ortaya çıkar. Genç ana arıların çokluğu nedeniyle bazen işçi arılar arasında bölünmeler görülür. Bazı ana arılar çiftleştikten sonra işçi arılar tarafından kovana geri getirilebilir, bazıları da dışarıda kalarak oğul kümesi oluşturabilir. Bu gibi ikinci oğullar genellikle zayıftır ve çıktıkları kovan kontrol edilerek akıbetleri hakkında karar verilmesi gerekir. Buna göre;

1- Çıktıkları kovan ve çıkan oğul kuvvetli ise yeni bir kovana alınır,

2- Çıktıkları kovan ve çıkan oğul zayıf ise eski kovanlarına geri verilir,

3- Çıktıkları kovan kuvvetli çıkan oğul zayıf ise ya eski kovana geri verilir ya da bir başka zayıf kovan veya oğula ilave edilir.

Oğul verme belirtileri:

-Kovanda erkek arı sayısı artar,

-Ana arı yüksükleri oluşturulur,

-Ana arı çok sayıda yumurta bırakmaya başlar,

-Kovandan yaşlı ve gen ana arılara ait sesler duyulur,

-Ana arının kendine has kokusu yardımıyla arılar uçma tahtası önünde toplamaya başlarlar,

-Oğul çıkmadan hemen önce kovanın önünde telaşlı ve hareketli bir kaynaşma olur,

-Son olarak kovanda kuvvetli bir kaynaşma görülür ve çok miktardaki genç işçi arı, az miktardaki yaşlı işçi arı ve bir miktar erkek arı kovanın ağzından dökülür gibi yoğun olarak dışarı fırlarlar.

Kovan dışına çıkan arılar kalabalık kovanların bulunduğu yerde bile birbirlerini tanır ve birlikte uçarlar. Önce kovana yüzleri dönük olarak kovanın önünde uçan arı topluluğu daha sonra birkaç metre yukarıda oğul dansı denilen uçuşlarını yaparlar. Bu olay birkaç dakika sürer. Kovandan çıkmadan önce karınlarını balla doldurmaları nedeniyle işçi arılar fazla uzaklaşamazlar. Ayrıca baş oğulun eski ana arısının yaşlı olması, kanatlarının yıpranmış olması ve karnındaki yumurtalar nedeniyle ağır olması sonucu ana arı kovandan fazla uzaklaşamaz, en yakın dal vb yere konar. Ana arı ile birlikte çıkan işçi arıların karınlarının tok olması nedeniyle tekrar eski kovanlarına dönmeleri söz konusu değildir, yeni kovanlarını benimserler. Aç olarak çıkmaları halinde oğulu terk ederek eski kovanlarına döndükleri tespit edilmiştir. Oğul veren kovan sakinleşir, kovan içi işleri düzene sokar ve kovan dış kaynaklara yönelerek çalışmaya devam eder.

Oğul vermeye neden olan faktörler;

-İlkbaharda arı ailesinin çoğalma içgüdüsü nedeniyle çoğalmaları ve kovanda sıkışmaları,

-Gen arı miktarının yaşlı arılardan fazla olması,

-Ana arının herhangi bir nedenle sakat kalması, ölmesi, yaşlanması ve fazla sayıda dölsüz yumurta bırakması,

-Kovanın küçük veya içinin dar olması,

-Uçma deliğinin küçük tutulması,

-Zamanında veya gerektiğinde ballık ilave edilmemesi veya balların süzülerek alınmaması, bal depo edilecek yerin olmaması,

-Ana arı ızgarası konulması,

-Kovanın güneşte tutulması,

-Arının ırkıdır.

Oğul vermenin engellenmesi:

Arıcılıkta asıl gaye kovan başına verimin en yüksek seviyede tutulmasıdır. Bu amaçla kovanların arı miktarını arttırmak ve bal mevsimine kuvvetli kovanlarla girmek gerekir. Arı ailesi oğul nedeniyle parçalandığında kovan kuvvetten düşebilir, dolayısıyla kovanlardan elde edilecek ürünler azalır. Ayrıca çıkan oğulların kaçmamaları için arılıkta beklenilmesi, takip edilmesi, yerine yerleştirilmesi, bakımı ve kontrolü zaman alıcı işlerdir ve işgücü kaybına neden olur. Modern arıcılıkta tabii oğul kontrol altına alınmalı, ihtiyaç duyulursa suni oğul alma yoluna gidilmelidir. Tabii oğula engel olmak için;

-Ana arı yüksüklerinin bozulması,

-Kuluçkalığın veya kovanın iç hacminin genişletilmesi,

-Uçuş deliğini büyüterek kovan içi havalandırmanın sağlanması,

-Kovanların gölgede tutulması,

-Oğul verecek kuvvetli kovan ile zayıf kovanın yerlerinin değiştirilmesi,

-Kuvvetli kovanların bölünmesi yani suni oğul alınması,

-Uygun olmayan hava şartları nedeniyle uzun süre kapalı kalan kovanlara şerbet verilmesi,

-Yaşlı ana arıların genç ana arılarla değiştirilmesi,

-Yavrulu peteklerin azaltılması, yerine kabartılmamış temel petek konulması,

-Ballı peteklerin sayısının azaltılması veya sık sık süzülerek bal depolama hacminin arttırılması,

-Kovan girişine erkek arı kapan konulması,

-Oğul vermeye temayülü olmayan arı ırklarıyla çalışılması veya ıslah çalışmalarında oğul verme kriterinin dikkate alınması, gibi yöntemler uygulanabilir. Yine de dikkat edilmesi gereken konu, oğul vermesi engellenecek kovandaki ana arı yüksüklerinin mutlaka ortadan kaldırılması gereklidir. Unutulan yüksüklerden çıkacak yeni ana arılar kovanın oğul vermesine neden olur.

Suni oğul alınacak yani bölünecek kovanlar, sadece oğul vermeye temayülü olan kovanlar değildir. Kuvvetli kovanların bazen bölünerek hem oğul vermeye kalkışmasını engellemek hem de kuvvetli 2 veya daha fazla kovan elde etmek mümkündür. Bu amaçla; kuvvetli kovanın ana arısı bulunur, asıl kovanda bırakılır, daha sonra kovanın yavrulu petekleri, ballı petekleri ve mevcut arısı eşit olarak bölünerek iki yeni kovan oluşturulur. Dikkat edilmesi gereken noktalar; yeni kovana genç ana arı verilmesi ya da yüksüklü peteklerin verilmesidir. Yüksüklü petek bulunamadığı durumlarda yeni yumurtlanmış yumurtaların bulunduğu petekler verilerek işçi arıların ana arı üretmeleri yoluna gidilebilir.

İşçi Arılar konusu ile ilgili diğer görselleride burada bulabilirsiniz.

Teknik Arı Yetiştiriciliği

Erkek arılar

Arıcılığın Tarihçesi

Zayıf kovanların birleştirilmesi

Arılarda Feromonlar

Arcılığın Gelişmesi

Lütfen Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir